Ben soyunayım, sen soyun, hepimiz soyunalım.
mahkumlar ve hakimler
orospular ve pezevengler
bankerler ve emlakçılar
hocalar ve papazlar
soyunsun
Dünya soyunsun ve arınsın bütün pisliklerden.
Ölümsüzlük reçeteleri, aç martılar, ikiyüzlü aşklar,
karada yaşayan köpek balıkları, geçmişten günümüze
yaşananları tekrarlayan bir cızırtılı kaset.
Yanık insan eti kokan rüzgárın esintisinde, gerçeküstü
şiirler yazan bir şairin boşluğa bakması.
Bütün bunlar tüm çıplaklığıyla karşınızda.
Şimdi rüya görmek için ne uyku var, ne yatak ne de yastık.
sararmış kağıda yazdıklarını
bir ipek kravat gibi bağlayamıyorsun boynuna
ya da bir mendil gibi ceketinin cebine koyamıyorsun
ceketinde yoksa üstelik
nasıl saygı göresin kaldırımlarda
paçalarının söküğünü kapatmıyor
dün akşam yazdıkların
tırnaklarının morluğuna garip bakıyor insanlar
bir avuç bozuk parayı önlerine dökerken
bir kuru simit için
bir bardak ılık ziftli çay için
tükenmez kaleminin tükendiğini nereden bilecekler
siktir et deyip geçiyorsun
gidiyorsun
susam kırıntılarını martılara atmaya
biraz da şiir okuyorsun dalgalara
günü tüketip
yatıyorsun
bir daha uyanıyorsun
bir bakmışsın adam olmuşsun
traşını oluyorsun
beyaz gömleğini giyiyorsun
alev topu gibi kırmızı arabana atlıyorsun
peynirli poğça alıyorsun
sütlü kahve içiyorsun
garsona üstü kalsın deyip çıkıyorsun
gidiyorsun
martılara atacak kırıntın
dalgalara okuyacak şiirin yok
ne boktan hayat
sen giyiniyorsun
martılar aç kalıyor